Ziyaret Edilen Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü Mezunu İle İlgili Bilgileri
•Adı Soyadı: Yeşim ÖZEN AÇIL
•Mezun Olduğu Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi- Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü
•Yüksek Lisans Yaptığı Üniversite: Bahçeşehir Üniversitesi-Eğitim/Öğretim Teknolojisi, Marmara Üniversitesi- Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
•Mesleği: ENKA Okullarında Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
•Görüşmeyi Düzenleyenler: Yusuf ÇORLU, Sedat SOLAK
•Katılımcılar: Cansu TURHAN, Zülal VAROL, Eray UÇAR, Enbiya UÇAR, Eda Nur HASANOĞLU, Selim GAYRETLİ, Nehire DEMİR, Berkay GENÇDOĞAN
Merhaba değerli botekariyer.com okurları;
Kariyer gezileri kapsamında, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği mezunu Yeşim ÖZEN AÇIL ile bir görüşme gerçekleştirdik. Yeşim Hanım, ENKA Okulları’nda Bilişim Teknolojileri Öğretmeni ve bir yazar. Aslında amacımız kendisiyle yüz yüze görüşmekti. Ancak dünyanın ve ülkemizin de geçirmekte olduğu COVID-19 salgını sürecinden dolayı, görüşmemizi Zoom programı üzerinden gerçekleştirdik.
İrtibata geçtiğimiz andan beri bizi yanıtsız bırakmayan, samimi bir şekilde tecrübelerini, bilgilerini ve önerilerini bizimle paylaşan Yeşim ÖZEN AÇIL’a teşekkürlerimizi iletiriz. Ayrıca kariyer görüşmesi için bizlere önemli bir fırsat sağlayan Mehmet Hocamıza da teşekkür ederiz.
Evet, şimdi görüşmemize geçelim.
Yıldız Teknik Üniversitesi BÖTE mezunuyum. Mezun olduğumdan beri özel okullarda Bilişim Teknolojileri Öğretmeni olarak çalışıyorum, yüksek lisansımı da Eğitim Teknolojisi alanında yaptım. Bu alanda ilerlemek istedim, aynı zamanda çocuklara yönelik kitaplar yazıyorum. Hikaye kitapları; dijital vatandaşlık üzerine, teknoloji kullanımı üzerine ve son kitabımda da bilişim teknolojileri üzerine etkinlikleri barındıran bir kitap çıkartmıştım. Bu şekilde ilerliyorum.
BÖTE bölümünü seçmenizin sebebini açıklar mısınız?
Ben meslek lisesi mezunuyum. Meslek lisesi mezunu olunca da aslında önünüzde çok fırsat olmuyor ya 2 yıllık Meslek Yüksek Okuluna devam etmeniz gerekiyor ya da biraz daha çalışıp 4 yıllık üniversite kazanmamız gerekiyor. Lisede Bilişim Teknolojileri bölümü Veri Tabanı Programcılığı okumuştum ve bu yüzden sadece BÖTE’yi tercih edebiliyordum. Bu sebepten de 4 yıllık olduğu için BÖTE bölümünü okumak istedim, ancak sonrasında gayet severek devam ettim.
Üniversite yaşantınızdan bize bahseder misiniz?
Geçmişe dönüp baktığımda gerçekten üniversite hayatım çok aktifti, bazen bakıyorum şu an ve kendi yılımda okuyan öğrencilere de onlara göre herhalde farkındalığım daha yüksekti. Şunu fark etmiştim eğer bilgisayar okuyorsam mutlaka İngilizce bilmeliyim. Meslek lisesi mezunu olduğumuz için İngilizce eğitimimiz çok iyi değildi dolayısıyla bu meslekte bizi en çok zorlayacak bir yandan da bilirsek büyük avantaj sağlayacak bir faktördü. O yüzden daha ikinci sınıftayken hemen İngilizce kursuna yazılmıştım. Bununla birlikte bölümümüzün kulübü vardı, bizim üst dönemlerimiz zaten çok aktif hale getirmişti. Biz de onlardan devralarak kulüpte etkinlikler yapmaya başladık, hatta o kulüp ETZ’nin yürütme kurulunda olma yolunu bana açtı. O kulüpte yaptığımız etkinlikler dikkat çekmişti. Kulüpte aktif olmanın iyi yanı siz daha sektöre girmeden sektörde iyi yerlerde olan insanları konuşmacı olarak davet ettiğiniz için onlarla birebir tanışma fırsatını yakalıyorsunuz hatta benim ilk işi bulmam bile gerçekten bu aktifliğin sonucu olarak olmuştu. Bununla birlikte ben staj yapmaya karar vermiştim, normalde 4. sınıfta zorunlu stajımız var ama ben 3. sınıfta da gönüllü staj başvurusunda bulunmuştum ve kabul edilmişti. O öğretim tasarımı üzerineydi hatta o stajın öğretmenlik seçmemde de çok büyük bir rolü vardır. İyi ki de yapmışım diyorum. 4. sınıf zorunlu olan öğretmenlik stajlarımı yapmıştım. Ek olarak bir de etkinlikler düzenliyorduk. Mesleki anlamda kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Bir yandan da her şeyi böyle dünyevi bir amaçlı yapıyorum, gönüllü yaptığım ne var derken Hayata Renk Ver Derneği ile bir öğretmenim aracılığıyla tanıştım. Öğretmenim bu dernekte hastanelerde hasta çocuklarla çalışıyor, etkinlikler yaptırıyor dedi ve sonra orada da çalışmalara başladım. Gönüllü öğretmenliği orada denemeye başlamıştım, hatta işte bu gönüllü öğretmenlik yaptığım Hayata Renk Ver Derneği’nin Terakki Vakfı Okulları ile bir çalışması varmış. Yaptıkları uygulama hastanede eğitimden uzak kalan çocuklar için eğitim teknolojileri konferansı sunulacaktı ve dernekten sunuma katılacak kimse yoktu. Benim gitmemi rica ettiler ve ben de seve seve kabul ettim. Oradaki sunum bana ilk işim olan Terakki Vakfı Okulları ile tanışmama ve bölüm başkanları “seninle iş başvurusu için görüşelim” diyerek ilk işimi almama vesile olmuştu. Bence üniversitede aktif olmak mesleki anlamda insana çok şey katıyor ve siz sektöre daha girmeden tanınmanızı sağlıyor.
Mezun olduktan sonra mesleki atılımlarınız nelerdi?
Birçok başvuru yaptım. Terakki Vakfı Okulları ile sözleşmeli işe başladım. Sonrasında hamile olan bir öğretmenin yerine girdiğim Enka Okulları’nda işe başladım ve hala orada çalışmaktayım.
Öğretmenliğinizin ilk yılından bahseder misiniz?
İlk dersim çok heyecanlıydı. Sınıf yönetiminin tekken daha zor olduğunu fark ettim. Staj yaparken yanımda hep rehber olarak öğretmenler vardı. Üniversitede öğretilenden farklı bir ortamla karşılaştım. Kendimde eksik bulduğum yönüm ise müfredattaki içeriği küçük yaşlardaki çocuklara uyarlamaktı ve ilk sene bunun üzerine çalıştım.
Özel bir okulda olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Öğretmenlik yapmak istediğiniz zaman önünüzde iki seçenek oluyor ya devlet okulu ya da özel okul. Devlet okuluna atanmak çok zor. Özelde çalışmanın daha ileri götürebileceği düşüncesi var. Özel okulların sizden beklentileri çok yüksek. Bilişim Teknolojileri Öğretmeni iş tanımınızda olmayan görevleri ve sorumlulukları sizlere yüklenebiliyor. Bu aslında devlet okullarında da karşılaşılan bir problem.
Pandemi sürecinde uzaktan eğitime geçişte zorluk çektiniz mi, bunu Bilişim Teknolojileri Öğretmenliği penceresinden anlatır mısınız?
Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri için hakim olduğumuz bir konu olduğundan pek zorlanmadık. Zorlayıcı olan bilinmeyen bir düzene girmek ve bu yeni düzende herkesin teknolojik desteğe ihtiyaç duyuyor olmasıydı. Ancak artık herkes bu sürece alıştı, adapte oldu.
Verdiğiniz kurslardan bize bahseder misiniz?
Eğitim teknolojileri alanında kurslar veriyorum, okulda bire bir iPad çalışması yaptığım için Apple uygulamalarının derslere nasıl entegre edilebileceği ile ilgili kurs vermiştim. Öğretmenlerimizin ihtiyaçlarına göre derslerine entegre etmek istedikleri araçların kullanımıyla ilgili eğitimler verdim. Uzaktan eğitim sürecinde building blocks denilen öğrenme yapı taşları üzerine okul olarak çalıştık. Normalde ders planı yaparken Gagne’nin 9 adımını takip ediyoruz, uzaktan eğitimde “bunu nasıl yapacağız, nasıl dijitale dökeceğiz” dediğimizde öğrenme yapı taşlarının çevrim içi öğrenmede nasıl uygulanabileceği konusunda eğitimler vermiştik.
Tekno Tavşan Tata ile Teknolojik Masallar Serüveni & Dijital Ayak İzini Öğreniyorum adlı kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
Mesleğe ilk başladığımda anaokulunda ve ilkokulda çalışmaya başladım ve bu yaş grubundaki çocuklara kesinlikle “şu yanlıştır”, “şunu yapmayın” gibi cümlelerin işe yaramadığını gördüm. Çocuklar kesinlikle direktiften hoşlanmıyor ve o direktifi kabul etmiyor. “Bunu nasıl aktarırımı” düşündüğümde aklıma masallar geldi ve kendi aklımda kurgulaya kurgulaya Tekno Tavşan Tata ortaya çıktı. Sonrasında kendim Baytlar Diyarı diye bir şey oluşturdum ve bununla dijital ayak izini çocuklara anlatmayı hedefledim. Dijital ayak izleri ise en kaba tabiriyle bizim internette bıraktığımız izler. Google da adımızı arattığımızda karşımıza çıkan şeyler dijital ayak izimizi oluşturuyor. Çocuklar bu konuda çok bilinçsizler, onlara bunlardan bahsetmek istedim. İnternette yaptıkları şeylerin 5-10 yıl sonra karşılarına çıkabileceği konusunda en ufak bir fikirleri yok. Bunları çocukların dilinden anlatmak için hikâye kitabı yazmaya karar verdim. Bu sebeple Tekno Tavşan Tata’yı yazmaya başladım. Bu alanda yazılmış ilk masal kitabı diyebiliriz, bu yüzden de bence büyük bir başarı gördü. Sonrasında ben benzer şekilde yazmaya devam ettim. Tablet kullanımı, dijital vatandaşlık ve en sonunda bilişim teknolojileri etkinlikleri olarak bir kitap serisi ortaya çıktı.
Yazmış olduğunuz kitapları küçük yaşta okumayı bilen çocuklar kendi başına okuyarak öğrenebilir mi yoksa birinin gözetiminde mi öğrenmeli?
Kitaplar; Tablet Tobi, Telefon Tofi, Bilgisayar Boti, ve Biraz Daha Youtube’ta Video İzleyebilir miyim?, bu 4 kitap daha çok anaokuluna ve 1. sınıfa giden çocuklara hitap ediyor. Anasınıfı grubu okumayı bilmediği için ailesi ile okumak onu ailesi ile tartışarak dinlemek zorunda zaten. 1. sınıfta da okuma çalışması yapabilecek fontu seçtik ve aynı zamanda ailesi veya öğretmeniyle birlikte okunabilir. Çocuk okumayı öğrendikten sonra, Dijital Ayak İzini Öğreniyorum ve Dijital Vatandaşlık kitabını okuyabilir. Diğer kitapları da okumayı öğrenmiş çocuklar rahatlıkla okuyabilirler. Çocuk kitabı oldukları içi bol resim, az cümle kullanılarak hikayeyi aktarma var. Dolayısıyla hem cümleden hem görselden bir öğrenme oluşabilir vermek istenilen mesajı algılayabilir.
Bu alanda sizden sonra kitap yazan oldu mu?
Benden sonra oldu fakat bu noktada BÖTE’de kıvılcımı yakan kişi olduğumu düşünüyorum. Daha sonra birçok meslektaşım farklı konularda kitap yazdı. Bence çocuklara ulaşabilecek, teknolojiyi daha iyi kullanmalarını sağlayabilecek her şey çocuklar için, Türkiye ve eğitimimiz için büyük bir zenginlik. Bu noktada kıvılcımı ateşleyen kişi olmak benim için gurur verici.
Özel okullara girerken yapılan görüşmelerin detaylarını anlatır mısınız?
İlk girdiğim okul bir hafta kala kesinleşmişti tek bir görüşmeyle girmiştim. Görüşmede olan 3 kişiden 2 si sıcakkanlı iken diğeri sert mizaçlı, ciddiyetle soran ve kör noktalarda ki soruları soran kişiydi. İşe girdikten sonra o kişiyi çok candan ve esprili bulmuştum. Sonrasında ise aramızda şöyle bir diyalog geçti: Kendisine “görüşmedeyken çok sert duruyordunuz, aralarda keskin sorular soruyordunuz” demiştim. Cevap olarak “ben o görüşmede kötü polisi oynuyordum” cevabını vermişti. Bu tür şeyler yapılabiliyor aklınızda olsun. Sorular karşısında sizi gerip, cevap vermeye devam edebiliyor musunuz şeklinde sizi ölçebiliyorlar. ENKA Okulları’na girerken 4 tane mülakata alındım üstelik 1 yıl çalışmak için girmiştim. İlk görüşme bölüm başkanı ve müdür ile gerçekleştirmiştim, onlar onayladıktan ders anlatımı yaptım. Oradan da geçince direktörle görüştüm, gittiğim İngilizce kursu burada benim çok işime yaradı, yapılan mülakat İngilizceydi, mülakatta daha çok kişisel sorular sorulmuştu, Enka Okulları’na girişim bu şekilde gerçekleşmişti. Size verebileceğim en önemli tavsiye İngilizcenizi geliştirmeniz, İngilizce görüşmelerde sizi ön plana çıkaracak en önemli detaydır.
Üniversite zamanında yapılan girişimlerin meslek hayatına faydası olur mu? Özel okullar bunlara dikkat ediyor mu?
Kesinlikle faydası olur. BÖTE bölümü olarak biz bu konuda avantajlıyız. Bizim öğrenciliğimiz boyunca projelerle geçiyor ömrümüz, dolayısıyla mezun olurken CV’mize yazacak çok şey oluyor. Eğer proje olarak değil de bireysel anlamda bir web sitesi tasarlayıp o web sitesini devamlı besliyorsak bu zaten sizin proaktif olduğunuzu, kendi kendinize bir şeyler ürettiğinizi gösterir. Sizi tanımayan biri CV’nizi eline aldığınızda o kişiyi ikna edecek bir şey olur bu çalışmalar. Referans çok önemli bir şey, çalışmalarınıza referans olacak birisi varsa ve CV’nizi gönderdiğiniz kurum referansınıza sizin çalışmalarınızı soruyorsa bu yaptıklarınız çok önemli. O noktada da üretken olduğunuzu kanıtlayan her şey büyük bir avantaj olur.
Son olarak verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Yapabileceğim en önemli tavsiyelerden biri, öğrencilik hayatınızı okula gidip eve gelerek ve arkadaşlarınızla eğlenerek değil de mesleki olarak kendinizi geliştirebileceğiniz aktivitelerde boy göstererek geçirin.Bizim öğrencilik dönemimizde aktif bir arkadaş grubumuz vardı ve getirileri olarak öğretmenlerle birlikte projelerde çalışıp deneyim kazanabiliyorduk. Bu durum bazen arkadaş ortamından uzak kalmanıza sebep olsa da daha sonra bunun getirilerini göreceksiniz. Bunun dışında İngilizce sizi 10 adım öteye götürebilecek bir etken. Şu an ki uzaktan eğitim döneminde İngilizcenizi geliştirme üzerine fırsat buldukça çalışmalar yapmak sizin için faydalı olacaktır.
Kariyer gezisi bize ne kazandırdı?
Yeşim Hanım bize; okulda sadece derslere girip çıkmaktan ziyade aktif olmamız ve bunun ile birlikte yabancı dilimizi kesinlikle geliştirmemiz gerektiğini iyice aklımıza kazıdık ve aktif olduğumuz sürece networkler kurarak iş imkanları elde edebileceğimizi biz ve yazımızı okuyan herkese tekrardan hatırlatmış oldu.
Yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Hepimiz için faydalı bir görüşme olduğunu belirtmek isteriz. Tekrardan ricamızı kırmayıp bizimle görüşmeyi kabul eden Yeşim Hanım’a, Mehmet Hocamıza ve görüşmemize katılanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz.