Ziyaret Edilen Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü Mezunu İle İlgili Bilgileri
Adı Soyadı: Özge Sağlam
Mezun Olduğu Üniversite: İstanbul Aydın Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
Mesleği: Kodlama ve Robotik Koordinatörü ve Bilişim Teknolojileri Bölüm Danışmanı
Çalıştığı Şirket: Samsun Teknopark, İstanbul Kültür Eğitim Kurumları
Geziyi Hazırlayanlar: Ayşe Ateş, Deniz Kıskanç
Geziyi Katılanlar: Öznur Yılmaz, Gamze Acar, Turgay Altındağ
Merhaba değerli botekariyer.com okurları;
Kariyer gezileri kapsamında, İstanbul Aydın Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi mezunu Özge Sağlam ile bir görüşme gerçekleştirdik. Özge Hanım, İstanbul’da, Kültür Eğitim Kurumlarında Bilişim Teknolojileri bölüm danışmanı ve Samsun Teknopark’ da Kodlama ve Robotik Koordinatörü olarak çalışmaktadır. Ayrıca Kodlayan Çocuk Akademisi’nin de kurucusudur. Aslında amacımız kendisiyle yüz yüze konuşmaktı. Ancak dünyanın ve ülkemizin de geçirmekte olduğu COVID-19 salgını sürecinden dolayı, görüşmemizi Zoom programı üzerinden gerçekleştirdik.
İrtibata geçtiğimiz andan beri bizi yanıtsız bırakmayan, samimi bir şekilde tecrübelerini, bilgilerini ve önerilerini bizimle paylaşan Özge Sağlam’a teşekkürlerimizi iletiriz. Ayrıca kariyer görüşmesi için bizlere önemli bir fırsat sağlayan Mehmet Hocamıza da teşekkür ederiz.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Özge Sağlam, Samsun Teknopark Kodlama ve Robotik Koordinatörü ve İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Bilişim Teknolojileri bölüm danışmanı olarak çalışmaktayım. “Çocuklar için Tinkercad ile 3B Tasarım” kitabının yazarı, Educathub Tinkercad müfredat yazarı, İnovasyon Kültürü Dergisi’nde yayın kurulu üyesi ve içerik üreticisiyim .
Üniversite hayatınız nasıl geçti? Dersler, staj, kulüp faaliyetleri, part time çalışma gibi ne tür aktivitelerde bulundunuz?
Üniversite hayatım aslında benim için oldukça aktif geçti. Ben üniversiteden beri Türkiye Eğitim Gönüllüler Vakfı gönüllüsüyüm. Üniversite hayatım boyunca da hep kulüpler olsun okul hayatım olsun oldukça aktif bir öğrenciydim. İstanbul Aydın Üniversitesinde Türkiye 724.olarak tam burslu olarak girdim ve okudum. Son sınıfta devlette ücretli öğretmenlik yaptım. Aslında bunu da bir staj olarak görebiliriz ama asıl stajımı ayrı olarak da yaptım, bizde kısaydı staj dönemi… Son sınıfımı çalışarak geçirdim. Böyle bir okul hayatım vardı.
Üniversite sırasında ve sonrasında iş deneyimi süreciniz nasıl gerçekleşti? Şuan olduğunuz pozisyona kadar hangi iş deneyimlerini elde ettiniz?
Şimdi şöyle ben lisede bilgisayar bölümü okudum. Zaten meslek lisesi okuduğum için son senemiz stajla geçiyordu. Stajımı NCR’de gerçekleştirdim bir süre orada çalıştım. Ardından İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Programlamacılığı okudum. Orada da stajımı LCW’de genel müdürlüğünde bilgi işlemde çalıştım. Daha sonrada üniversitede Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünü kazandım. Son sınıfta bir devlet kurumunda öğretmenlik yaptım. Aynı zamanda TEGEV’de de görev yapıyordum. Okuldan mezun olduktan sonrada İstanbul Gelişim Üniversitesinde Bilgisayar Programlamacılığı bölümünde öğretim görevlisi olarak başladım. Bir yıl öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra, İstanbul Kültür Eğitim Kurumlarında öğretmenliğe başladım ardından bölüm başkanı olarak devam ettim. Sonra orada inovasyon merkezlerimizi kurduk. İnovasyon merkezlerimizin yöneticisi olarak çalıştım. Aynı zamanda bölümün başkanı olarak çalıştım. Daha sonra evlilik dolayısıyla Samsun’a taşındım. Samsunda da, Samsun Teknopark Kodlama ve Robotik Koordinatörü olarak görevime devam ediyorum.
Şuan Samsun Teknopark Kodlama ve Robotik Koordinatörü ve İstanbul Kültür Eğitim Kurumlarında Bilişim Teknolojileri danışmanı olarak çalışıyorsunuz. Bu işi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Şöyle ben çocukluğumdan beri öğretmen olmak istiyordum. Meslek lisesinde bilgisayar bölümü okurken, bilgisayar alanında yazılım veya tasarım alanında bir şey yapmam diye düşünüyordum. Dolayısıyla salt öğretmenliği istediğim için yani bu bilgisayar olur fizik olur kimya olur fark etmez öğretmenlik mesleğini sevdiğim için öğretmen olabilmek içi çalışmalara başladım. Sınavlara hazırlandım vesaire öğretmenliği kazandım. Bu benim çocukluk hayalimdi bunu gerçekleştirmiş oldum. Şuanda olduğum konumdan çok memnunum.
Çalıştığınız yerde tam olarak ne yapıyorsunuz?
İstanbul’da olduğum zamanlar öğretmenlik ve bölüm başkanlığı yapıp müfredat yazıyorum onun dışında başka işlerimizde var. Ben çocuklar için Tinkercad’de 3B tasarım kitabının yazarıyım. Kitapla ilgilenirken, inovasyon dergimizde yayın kurulu üyesi ve içerik yazarlığı yapıyorum. Samsun’a döndükten sonra kurumum benimle çalışmaya devam etmek istediğini söyledi. O kurumla çalışmaya devam ederken de başka bir kurumda çalışmak çok etik olmayacaktı, bu yüzden ben Samsuna geldiğimde hiçbir eğitim kurumuna başvuramadım ve kendi işimi kurmak istedim. Bu sebeple bir takım şeyler araştırmaya başladım, “Podcastten destek alabilir miyim? Proje yazabilir miyim?” bununla ilgili kendi kurumumu açmak istiyordum ve yollarımız Samsun Teknopark ile kesişti onlara projemi anlattım. Onlarda benzer projeleri olduğunu ve daha önce böyle bir networke sahip birini görmediklerini söylediler ve birlikte çalışmak istediler ve o gün bugündür -burada görevimi devam ettiriyorum. Eylül ayından itibaren de Kodlayan Çocuk Akademisi adı altında çocuklara ücretsiz eğitimler veriyoruz. Bu şekilde üçünü bir arada yürütüyorum.
Birden fazla kurumda aynı anda çalışıyorsunuz. Ve farklı yaş gruplarına hitap ediyorsunuz. Çalıştığınız yerlerde hitap ettiğiniz kitle kimler?
İstanbul’da çalışırken bizim bilişim teknolojileri bölümünün müfredatını komple ben yazdım. İstanbul Kültür Eğitim Kurumlarına bilgisayar öğretmeni olarak girdiğimde sadece beş ve altıncı sınıflara eğitim veriliyordu ve devletin müfredatı kullanılıyordu. Fakat özellerde öyle değil dokuz saat dersimiz var, kulüp dersimiz var aynı zamanda tabi ki sizlerde biliyorsunuz ki özel okullarda ders saati devlet okuluna göre daha fazla bu nedenle yeni bir müfredat yazılması gerekiyordu çünkü biz anaokulundan liseye kadar tüm öğrencilere bilişim teknolojileri eğitimi veriyoruz, bu yüzden kendi iç müfredatımızı da yazmamız gerekiyor ve ben o müfredatı yazdım. Ardından diğer öğretmenlerimiz de göreve başlayınca, ben onlara bölüm başkanlığı yaptım fakat şuan da aynı şekilde öğrencilere eğitim vermiyorum ama hocalarıma müfredat desteği veriyorum. Tüm yarışmalara, sunumlara, seminerlere hazırlanırken onlara destek veriyorum. Onun dışında kurumumuzun çıkarmış olduğu dergide yayın kurulu üyesiyim ve “Yapabilirsin” bölümünün tüm içeriklerini ben düzenliyorum ve aynı zamanda içerik yazıyorum. İstanbul’da ki hedef kitlem böyle. Samsun Teknoparkta ise hem burada ön kuluçka girişimcilerimiz var, ön kuluçka ekibinin de sorumlusuyum onlar projeleriyle geliyor başvuruyorlar. Bir ekip olarak projelerini inceliyoruz. Ardından ön kuluçkaya girişlerini gerçekleştiriyoruz. Teknoparkta hedef kitlem üniversite öğrencisi ve akademisyenken bu projeler dışında kodlama ve robotik kısmında bu okulun anaokulu ilkokul ve ortaokulu var onlara destek oluyoruz. Tabi dışardan öğrenci geldiğinde proje olduğunda onlara destek oluyoruz.
Yaptığınız işte hangi teknolojileri kullanıyorsunuz? Yazılım dili, programlar, araç gereç gibi.
Anaokulunda Cubetto, Bee-Bot ve bilgisayarsız kodlama kullanıyoruz. Anaokulunun son dönemlerine ilkokula başlanacağı dönemlerde öğrencileri laboratuvara alıyoruz ve bilgisayar üzerinden web 2.0 uygulamalarıyla çalışma yapıyoruz. Anaokulu bu şekilde geçiyor. İlkokulda ise bir, iki ve üçüncü sınıflara yine web üzerinden çalışmalar yapıyoruz ve yine bilgisayarsız kodlama ve Cubetto kullanıyoruz. Onun dışında Sphero adlı kodlama aracımız var. Etkinliklerde Sphero ‘yu kullanıyoruz, Sphero’nun kodlamasını yaparken bizim yaptırdığımız bir masa var, çocuklar da o masanın içerisinde kodlamayla düzeneği bitirmeye çalışıyorlar. Sphero ile böyle çalışmalar yapıyoruz. Bazen de Sphero’da kodlar ile birlikte resim çalışması vesaire yapıyorlar. Onun dışında internet üzerinden ücretli ve ücretsiz kodlama çalışmaları yapıyorlar. Bunlara bağlı olarak dördüncü sınıfta Scratch ile devam ediyoruz. Kodu Game Lab kullanıyoruz, Arduino kullanıyoruz, öğretmenimizin isteğine bağlı olarak Tinylab kullanabiliyoruz. Yazılıma geçeceksek eğer Small Basic ile başlıyoruz. Lisede Pyhton ile devam etmek istiyoruz. Fakat hocamızın uzmanlık alanına göre hangi dilde daha iyi ise o alanda göstermesini istiyoruz. Burada önemli olan şey öğrenciye oradaki algoritmik yapıyı çocuğa gösterebilmek yazılımda birkaç değişiklik olabiliyor ama mantık değişmiyor.
Mesleğinizin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Ben mesleğimi çok seviyorum, öğretmenliği çok seviyorum. BÖTE’yi de aynı zamanda her şeye entegre olabildiği için, şu anda ki yeni yüzyılın gerekliliklerine çok uygun olduğu için çok seviyorum. Bu yüzden, avantajlarından bir tanesi de bu her alana entegre olabilmesi. Sizlerin bölümümüze destek olmanız, bölümümüz ile ilgili bir şeyler yapabiliyor olmanız ya da bu bölümden çıkmış bir yerlere gelmiş olan kişilerle görüşüyor olmanız bile çok değerli.
Bu meslek birkaç tane ayrı mesleği yapılabilirtesi olan bölümmüş gibi gözüküyor. İşte bilmem ne öğretmeni olan da aslında yapabilir, elektrik elektronik okuyan da yapabilir. Ardunio’u işin içine maker giriyorsa aslında onlar göstermeli veya siz programcılık öğretemezsiniz siz sadece eğitim teknolojileri konusunda destek olabilirsiniz diyenler varken, bir yandan da işte çalışıp kendi çabalarıyla yazılım dili öğrenip canla başla eğitim vermeye çalışan hocalarımız varken, gerçekten zor dezavantajları olan bir meslek. Ama dediğim gibi ben mesleğimi her zaman kendi avantajıma çevirmeye çalıştım. Kendime ne katabilirdim diye düşünüp yola çıktım ve yapabildiğimi de düşünüyorum… Dediğim gibi ben mesleğimi seviyorum. Bana göre avantajı çok belki de ben avantajlarıyla karşılaştım. Umarım sizler dezavantajlarıyla karşılaşmazsınız. Bu Bölümün kapatılmasının konuşuluyor olması bile bence çok acı…
Öğretim görevlisi olduğunuz süreçte neler yaşadınız? Öğretim görevlisi olmadan önce hangi süreçlerden geçtiniz?
Şimdi aslında şöyle ben öğretmenlik okurken dediğim gibi sadece kodlama, robotik yoktu. Dolayısıyla benim üst dönemlerimdekiler mezun olduğunda ve özel okullara gittiklerinde ciddi sıkıntılardan bahsediyorlardı. Bizim bölüm şu anda anlaşılmıyor ama benim zamanımda hiç anlaşılmıyordu ve mezun olan arkadaşlarımız özel okullara gittiklerinde fotokopi çektiklerini, bilgi işleme yardımcı olduklarını, akıllı tahta tamir ettiklerini işte kasalara baktıklarını, diğer öğretmenlere Excel’de Word’de yardımcı olduklarını söylüyorlardı ve biz son sınıfa yaklaşırken inanılmaz derecede tedirgin olmaya başlamıştık. Yani öğretmenlik yapmak istiyoruz benim KPSS gibi bir düşüncem hiç olmadı o yüzden önümde özel okul gerçeği vardı ve o özel okul gerçeğinden çok korktum. Dolayısıyla mezun olmadan ALES puanım vardı, öğretim görevlisi olmak için zaten bölüm puanımda çok yüksekti dolayısıyla ben sürekli ilanları kontrol etmeye başladım. Gelişim Üniversitesi de oldukça fazla kadro açar, oldukça fazla iş çıkartımı yapar yıl sonunda öyle bir kurum. Ama ben istedim ki karın tokluğuna da olsa çalışayım ve özel okula gitmeyeyim, oranın sıkıntısını çekmek istemiyordum. Çünkü ben kendimce okurken de okumadan öncede o okula girebilmek için çok fazla çaba gösterdim. Dolayısıyla hani bir koleje gidip öylece körelmek istemiyordum. Çünkü aklımdaki bilgisayar dersi dediğimiz şey böyle bir şey değildi. Derse bile sokmuyorlardı o yıllarda o yüzden ben özel okullardan hep kaçtım. Daha sonra üniversiteye gittiğimde şununla karşılaştım; Ben çok zevk aldım bilgisayar programcılığı bölümde eğitim vermekten. Fakat birinci öğretimle ikinci öğretim birbirinden çok farklıydı. Yani ben her ikisine de giriyordum. İkinci öğretimde sanki sadece diploma almak için gelen bir yerlerde çalışan zaten yazılım işi yapan insanlar vardı. Ben daha yeni üniversiteden mezun olmuştum. Benim yazılımda aldığım eğitim lisede aldığım iki yıldı. BÖTE de zaten sizler de biliyorsunuz böyle çok yazılım eğitimiyle donatılmıyoruz bizler. Dolayısıyla ben benim için öğretim görevlisi olmanın çok erken olduğuna karar verdim. Çok keyif aldım. Tasarım eğitimlerine girerken yazılım eğitimlerine girerken çok keyif aldım ama o zaman için çok erkendi. Dolayısıyla ben o toylukla öğretim görevlisi kariyerimi devam ettirmek istemedim. Kültür Üniversitesine geçtiğimde de anlaşmam zaten yüksek lisansımı tamamlamam üzerineydi. Ben Yıldız Teknik Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansıma başlamıştım fakat Kültür Üniversitesine %100 burslu olarak Eğitim Öğretim Planlaması yüksek lisansımı geliştirmek için bıraktım ve yine Kültür Üniversitesinde devam ederek geliştirdim. İsteğim tekrar akademiye geri dönmekti. Fakat hayat beni başka yollara götürdü. Yüksek lisansı bitirip doktoraya başladığımda aslında akademik hayatıma öğretim görevlisi olarak değil de araştırma görevlisi olarak başlamak vardı aklımda. Daha sonra hiç aklımda olmayan Samsuna dönme işi olunca onlar hep rafa kalkmış oldu.
Biz sizin bloğunuza baktığımızda Viyana’da sunumlar yaptığınızı gördük. Sunumlarınızı İngilizce kullanarak mı yaptınız? İngilizcenizi nasıl geliştirdiniz?
İngilizce yapmadım sunumumu. İngilizceyi de aslında çokta geliştirdiğimi düşünmüyorum. Benim en eksik kaldığım taraf varsa o da İngilizcedir. Çünkü kullanmadığımızda bizim bölümünde en kötü yanı o herhalde. Kullanmadığımızda köreliyor İngilizce. Çokça kursa gittim, çok özel ders aldım ama hala istediğim seviyede değil. Viyana’da bildirim sunumu yapmıştım. Viyana’ya INTE kapsamında gitmiştim. O yıl Viyanadaydı. Başka başka ülkelerde de yapılıyor. İstanbul Üniversitesi yada başka devlet üniversitelerde destekliyor. Türkiye’den gelenler Türkçe sunum yapmak istiyorlarsa Türkçe sunum yapabiliyorlar böyle bir imkan vardı. Dolayısıyla ben orda Türkçe sunum yapmıştım ama orda o bildirimin kabul olması bile çok büyük bir şeydi. O yüzden de oradaki proje çok güçlüydü ve inanılmaz bir popülariteye sahip olmuştu. O yüzden oraya gidip sunum yapmak çok güzeldi. İngilizceye gelecek olursak hala daha o kadar geliştirdiğimi düşünmüyorum. Ara ara özel ders alıyorum işte ara ara kalıyor sonra tekrardan unuttuğumda ders alıyorum. Çünkü kullanmıyoruz ne yazık ki ve unutuluyor. Sizler bence o yönünüzü geliştirmeye çalışın.
Robotik kodlama alanında kendilerini geliştirmek isteyenlere ne önerirsiniz?
Şimdi şöyle Robotik kodlama nasıl diyeyim? Benden sonra gelecek insanlar için konuşuyorsak ayrı, şuanda piyasa içerisinde olanlar için konuşuyorsak ayrı. Şimdi ben size şöyle açıklayayım; benim için kodlama lisede 1 ve 0’dı.Yani kodlamayı bize bu şekilde gösterdiler. Biz trafik lambalarının kodlamasını, yazılımını vesaire yaparken kodlama bir anda bambaşka bir hale geldi. Dolayısıyla aslında bizim ülkemiz ne yazık ki tüketime çok açık bir ülke olduğu için bugün o kodlama gider yarın başka bir şeye döner. Bugün o gördüğünüz o robotik araçlar gider yarın başka bir şey gelir. Dolayısıyla bugün ne kullanıyorsak yani bugün ne duyuyorsanız ardunio, microbit, mbot artık her neyse bunların her biri çok hızlı bir şekilde değişiyor. Çünkü bizim aslında yapmaya çalıştığımız şey çocukların üretmesini sağlamayı öğretmekken biz aslında tükete tükete üretmeye çalışıyoruz. Çünkü biz yeni her ne varsa hele ki özel okuldaysak “onu da alalım, onu da anlatalım, değişiklik olsun çocuklar sıkıldı. İşte o yarışmaya da gidelim, o yarışma için robotu Vex imiş onu alalım diğer yarışma için başka bir şey alalım. ”diye çocukları arap atı gibi koşturmaya çalışıyoruz. Aslında yapılması gereken şey bu değil. Yani bu iş şu şekilde olmalı; ”Ben bir şey öğreteceğim, bu şeyi nasıl öğreteceğim? Ne ile öğreteceğim? Çıktısında ne alacağım?” Biz aslıda bunu yapmaya çalışıyoruz. Yani öğrencilerde aslında bu mantığı düşünerek kendimizi de geliştirirsek daha fazla kendimizi geliştirmiş oluruz bence. Sen kendi kafanda kurgularsan benim çocuğa vermem gerek şey işte algoritmanın temeli ise çocuğa sorduğunuzda “Buradan kalkıp servisine bineceksin.” Deyince “İlk yapman gereken iş nedir?” diye sorduğunuzda eğer çocuk “yürümek” diyorsa işte orda sıkıntı var demektir. Çünkü ilk önce yerinden kalkması gerekiyor sonra yürümesi gerekiyor, servise ulaşması gerekiyor vesaire. Temel adımlar var. Yazılımda bu şekilde yani algoritma oluşturmadan yazılım olmaz, yazamazsınız. Dolayısıyla bizim öğrettiğimiz şey gelecek yazılım üzerine planlanacaksa ve çocuklara daha bu yaştan bir şeyleri öğretmek istiyorsan önce kendimiz o şeyin temelini sindirmemiz gerekiyor. Temelde öğretmem gereken şey ne? O şeyi öğretirken hangi cihaz bana yardımcı olur? Dolayısıyla işte oturup “Benim Ardunio öğrenmem lazımmış, Tinkercad ile bilmem ne yapmam lazımmış” gibi bir şey asla yok . Dolayısıyla kendilerini bu tarz sıkıntılara sokmasınlar daha rahat olsunlar ve kendilerini geliştirmek için öncelikle bir şeyin mantığını kavrasınlar. Ondan sonra kendilerini geliştirmeye başlasınlar. İşte ”Scratch öğrenmem gerekiyormuş bu işe başlamam için” gibi şeylere gerek yok. Çünkü Scratch’de zaten bir şeyi sürüklersin, bırakırsın ve oradaki karakter her neyse hareket de eder. Orda önemli olan şey sen özel taşları kullanabiliyor musun? ya da oradaki veri yapılarını anlayabildin mi? ya da oradaki eklentileri çalıştırarak arka plandaki yazılımı anlayabildin mi? ,anlatabildin mi? ve ondan sonra üretime döndürebildin mi? Bizde bu yok ama genel olarak Türklerde yok. Hani bu yüzden bu şeyi biraz daha sindirmek gerekli diye düşünüyorum. Önce bu yönde kendimizi geliştireceğiz ondan sonra diğer araçlar her neyse o araçları kullanacağız. Ben bu şekilde düşünüyorum; Kendimi de hep o şekilde yapıyorum yani hangi yazılım dili ile çalışacaksam bakıyorum; çocuğa burada vermem gereken şey ne? İf else öğretmem gerekiyor, for döngüsü öğretmem gerekiyor oradaki mantığı kavraması gerekiyor. O yüzden önce ne vermek istediğini bileceksin ki kendini ona göre geliştireceksin ondan sonra zaten diğer araçları öğrenirsin. Zaten öyle ya da böyle öğrenirsin.
“Önce ne vermek istediğini bileceksin ki; kendini ona göre geliştiresin, ondan sonra zaten diğer araçları öğrenirsin.“
Son olarak biz şuan 3.sınıfız. Eğer sizin de tekrardan 3.sınıfa dönme imkanınız olsaydı. Bu zamanı nasıl değerlendirirdiniz? Neler yapardınız?
Blogumu ne zaman açtım hatırlamıyorum. Çok eski galiba… İlk açtığım zamanlarda, benim zamanımda yoktu ama şuan sizin zamanınızda olsaydım biraz daha kendi bölümümle ilgili şeyler üretir ve şuan ki sosyal medya olsaydı sosyal medyada daha aktif olurdum. Çünkü bir şeyleri göstermediğinizde kimse sizin ne yaptığınızı bilmiyor. O yüzden biraz daha kendinizi göstermek, kendinizi ifade etmek özellikle sosyal medyada çok önemli. Şuanda da bizim yaptığımız şey o. Çünkü bir kuytu köşede bir şeyler yaptığınızda kimse sizin ne yaptığınızı bilmez, sorgulamaz. Dolayısıyla o blogu eğer 4.sınıfta açmadıysam 3.sınıfta açmak isterdim. Şu andaki sosyal medya olsaydı daha çok saldırırdım yaptığım şeyleri göstermek için. Onun dışında daha aktif olmak için aslında daha ne kadar aktif olabilirdim bilmiyorum. Çünkü ben zaten çok aktif bir öğrenciydim. Belki o zamanlar inanılmaz derece yapma hırsı vesaire vardı. Bu biraz da okuduğum üniversiteden kaynaklıydı. Ben de bu arada Marmara Üniversitesini kazandım yatay geçişle fakat hocalarım “Gitme derece yapıyorsun, bir sürü şeyle uğraşacaksın.” diye benim geçiş yapmamı engellemişlerdi. Takdir edersiniz ki özel okullarda teknolojik açıdan ve hocalarla daha rahat iletişime geçme açısından bir tık daha şanslılar. O yüzden hani o zamanlardaki üniversite takıntımı ,o kadar yüksek puanla o okula girdim takıntılarımı bırakıp kendimi daha fazla geliştirebilmek için daha çok şey yapabilirdim. O yüzden önünüzde zaman var, sizlerde kendinizi geliştirmek için elinizden geleni yapın bence. Şuanda bilmiyorum pandemi dolayısıyla neler yapabilirsiniz çok şanssız bir döneme denk geldiniz ama umarım sizlerde kendilerinizi geliştirmek için birçok şey yapabilirsiniz.
Yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Hepimiz için faydalı bir görüşme olduğunu belirtmek isteriz. Tekrardan Özge Hanım’a, Mehmet Hocamıza ve görüşmemize katılanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bu kariyer gezisi bize ne kattı?
Açıkçası çok güzel bir sohbetti. Bölümümüzden mezun olan birinin tecrübelerini dinlemek bize farklı bakış açıları ve nasıl bir yol izleyebileceğimiz hakkında fikir kazandırdı. Özge Hanımın mesleğe başlamadan önce ki tecrübeleri, birçok alanda aynı anda çalışması ve her çalıştığı alanda farklı kitlelere hitap etmesi bölümüzün sadece çocuklar ile kısıtlı olmadığını her yaş grubuna hitap edebileceğimizi dair bize farkındalık kazandırdı. Bizler genel olarak devlet okullarında eğitim gördüğümüz için özel okullarda bilişim derslerinin nasıl yürütüldüğüne dair pek bir fikrimiz yoktu Özge Hanım sayesinde anaokulundan lise sona kadar bilişim derslerinde ne tür teknolojiler kullanıldığını öğrenmiş olduk. Aynı zamanda, Özge Hanımın sahip olduğu öğretim görevliliği iş deneyiminden de bahsederek bu konuda ki aklımızda bulunan soru işaretlerini gidermiş olduk. Ayrıca bir yazılım dilini öğretirken ilk önce mantıksal ve algoritmik yapıyı kavratmanın, direkt olarak kod yazdırmaktan daha mühim ve kıymetli olduğunu bize anlattı.
Gezinin bize hatta diğer sınıf arkadaşlarımıza da kattığı en değerli şey ise kendisinin kurucusu olduğu Kodlayan Çocuk Akademisiyle tanışmamıza ve gönüllü eğitmen olarak kabul edilmemiz vesile olması oldu. Kodlayan Çocuk Akademisi ve Özge Hanım sayesinde hem özgeçmişimiz güçlendi hem de mesleki alanda bir nevi deneyim kazanmış olduk. Bize zamanını ayırıp, sorularımızı güler yüzüyle cevapladığı ve görüşme sonrasında da iletişime devam ettiği için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bu görüşmeyi yapmamızı ve Özge SAĞLAM ile iletişim kurmamızı sağlayan hocamız Sayın Mehmet hocamıza çok teşekkür ediyoruz.
Kodlayan Çocuk Akademisi 9-14 yaş arası dezavantajlı bölgelerde eğitim gören öğrencilere kodlama, robotik, 3b tasarım ve yazılım eğitimlerini ücretsiz vermek üzere kurulmuştur.
Sizlerde Kodlayan Çocuk Akademisin de, eğitmen olarak gönüllü görev yapmak ve çocuklara destek olmak istiyorsanız. Aşağıdaki linkten başvuru formunu doldurabilirsiniz.
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdj43jq41F2dSnwhXBsFIiQ-STdoCAUTrjgEwKlSPGsZ6slMw/viewform